27/10/2023 12:10
Bugün
geçmişimizden aldığımız güçle, ezelden ebede büyük umutlar ve emin adımlarla,
birlik ve beraberlik içerisinde yürürken geleceğimizin
teminatı ve dirilişin sembolü olan Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılını
kutlamanın gururunu ve coşkusunu hep birlikte yaşıyoruz.
Tarih
boyunca devletler ve medeniyetler kurmuş, hak ve adaleti insanlığa öğretmiş
büyük bir milletin son kalesi olan Osmanlı Devleti, son iki yüz yılını çok uzun
ve zorlu bir şekilde geçirmiştir. Güzel vatanımız üzerinde çıkarı olan birçok
ülke Osmanlı’yı yıpratmak parçalamak
adına her türlü yolu denemiş, sonunda onu hasta adam ilan ederek bütün
imparatorluğu paylaşma planları yapmışlardır. Balkan Savaşları ve 1. Dünya
Savaşı süresince Osmanlı Devleti birçok cephede savaşmış, ciddi kayıplar vermiş
ve bu süreç 1918 yılında ne yazık ki İttifak Devletleri’nin ve dolayısıyla Türk
Ordusunun yenilgisi ile sonuçlanmıştır.
Bu
milletin yok olmak pahasına da olsa asla tutsak yaşatılamayacağını bilmeleri
gerekenler, küllerinden tekrar doğacağını da hesap edememişlerdir. Nitekim
Mondros Mütarekesine rağmen Kazım Karabekir Paşa silahlarını teslim etmemiş,
Medine Müdafii Fahrettin Paşa 10 Ocak 1919’a kadar Medine’yi korumaya devam
etmiştir. Bu sırada Gazi Mustafa Kemal Atatürk; 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak
basarak Havza ve Amasya Genelgeleri; Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Türk
Milleti’nin tamamını kapsayan bir direniş ve Kurtuluş Savaşı bilincini
oluşturmuş ve Aziz Milletimizi kurtuluşa götüren bağımsızlık mücadelesinin
başlamasına vesile olmuştur. Yurdun her bölgesinde temelleri atılarak
sonrasında bütün Anadolu ve Rumeli’yi içine alan Müdafaa-i Hukuk cemiyeti
kurulmuş, düşmana karşı direniş topyekûn başlamıştır.
23
Nisan 1920’de T.B.M.M’nin kurulmasıyla bu cemiyetler düzenli bir orduya
dönüştürülmüş, kurtuluşumuzun müsebbibi bu şanlı ordu Başkomutan Mustafa Kemal
Atatürk komutasında tüm cephelerde Dünyanın görebileceği en büyük direniş ve
taarruz harekâtları ile sonunda galip gelmiş, yurdumuz nihayetinde düşmanlardan
temizlenmiştir. Bu mücadele, milletin her bir ferdinin, kadınının, erkeğinin,
yaşlısının ve hatta çocuklarının emekleriyle kazanılmış ve bizlere emanet
olarak bırakılmıştır.
Adlarını
hayırla ve rahmetle anacağımız kahraman kadınlarımız Nene Hatunlar, Halide
Edipler, Kara Fatmalar, Şerife Bacılar, Gördesli Makbule Hanımlar, Halime
Çavuşlar ve daha niceleri bu savaşların kazanılmasında canla başla savaşmış,
şehitlik ve gazilik mertebelerine erişmişlerdir.
Kurtuluş savaşının ardından ülkemiz tam ve bağımsız bir devlet olarak Dünyaca kabul görmüştür. 28 Ekim 1923 günü Mustafa Kemal Atatürk’ün “Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” ifadesinin hemen sonraki günü, yani, 29 Ekim 1923’te yine Atatürk’ün ifadesiyle “Türk Milletinin Karakterine ve Geleneklerine En Uygun idare” olan Cumhuriyet rejimine geçilmiştir. Halkın iradesini en uygun şekilde yansıtan yönetim biçimi olan cumhuriyet, bir asırda bu milleti muasır medeniyet seviyesine taşımış; Türk milleti ise atalarından aldığı mirası her bir ferdiyle muhafaza etmiş ve ilelebet devam ettirmeye söz vermiştir.
Atatürk,
gençlere “Cumhuriyeti biz kurduk onu
yaşatacak sizlersiniz” diyerek bu görevi gençliğe emanet etmiştir. Bende
gençlerimize bu emaneti korumak ve görevi yerine getirmek için bilgili, güçlü, ülkemize
ve milletimize karşı sorumluluklarını bilen, dünya milletler ailesinin bir
üyesi olarak dünya ile paralel yaşamayı becerebilen, istiklalimize ve
istikbalimize yönelen tehlikeleri zamanında sezebilen ve bunları başarabilmek
için devamlı kendisini yenileyen, dünyadaki gelişmeleri yakından takip edip
bunu faydasına kullanabilen bilinçli bir gençlik olmanızı temenni ediyorum.
Sizlere olan sonsuz güvenimi vurguluyor, geleceğimizin inşasındaki önemli
rolünüzü unutmamanızı sizlerden rica ediyorum.
Bu
kıymetli vatanı bize vatan yapan başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşları olmak üzere vatanın bölünmez bütünlüğünü, milletin huzur ve
sükununu sağlayan ve vatan uğruna toprağa düşerek Şehitlik mertebesine ulaşan
bütün Şehitlerimizi ve Gazilerimizi rahmetle anıyor manevi huzurlarında
saygıyla eğiliyorum. Vatanın her köşesinde görev alan Türk Silahlı Kuvvetleri
ve Emniyet mensuplarına görevlerinde üstün başarılar diliyor, kendilerine
hayatlarında sağlık ve esenlik dolu günler temenni ediyorum.
Bu
duygu ve düşüncelerle Dünyanın en kıymetli toprakları olan aziz vatanımız
üzerinde, bağımsız ve ayrılmaz bir bütün olarak bu milletin ilelebet var
olacağına olan inancımı belirterek Cumhuriyet Bayramımızın 100. yılını kutlar,
sevgilerimi ve muhabbetlerimi sunarım.